FIRAT BULUT

Bu Yılki Ahvalimize Dair Birkaç Not

 

 

- iki genç kadının bakışları 

 

Birkaç defa yazmaya çalıştım ve yazdığımı her seferinde sildim, bir yazı İle bir yıl nasıl değerlendirilir yeni yıla kaç umut büyütülür, hangi güzellikler muştulanır!

 

Kapitalist sistemin toplumu çözülüşe götüren politikalarına bizi yönetenlerin çıkar/rant, güç zehirlemesi ve iktidarı korumak için herşey mubah canavarlığı eklenince coğrafyamız kan gölüne döndü. Yoksulluk , cinayetler, intiharlar adeta alışılagelmiş taktiri ilah oldu. Artık o kadar alıştık ki sıradan olaymış gibi yaklaşıyoruz toplumsal çözülüşe...

Bunları yazarken, Bingöl’de son iki günde yiten iki genç kadının son resimleri gözümün önüne geliyor .Gözlerimizin içine bakıyorlar...

Suçlu kim! 

Cezayı kim çekmelidir?

Gençliğinin baharındaki bu  iki genç kadının ölümlerinden kim sorumlu?

 

Roma hukukundan miras kalan hukuk/ norm sistemine göre suç kişiseldir!

Ceza da kişiseldir. TR Anayasa madde 38, TCK 20 ‘ Suç ve cezanın şahsiliği ...

 Ben SUÇ ‘ un toplumsal bir olgu , edim olduğuna inanıyorum .Bu edimin gerçekleştiği maddi zemin salt tikel fail’in yaratımı değildir.Toplum suç zeminini hazırlar  bu zeminde bireyi  konumlandırır ve nihayetinde bireye suç işletir...

İstisna örnekleri saymazsak karşılaştığımız tüm suçların sebebi benzerdir; maddi koşullar , eğitilmemişlik,güdüler sınırında yaşamak,çocuk yaşta yaşanan travmalar kişilik problemleri...

yani suça meylettiren  toplumsal sorunsallık hali ilk neden , suç olgusunu çözümleyebilmemizi mümkün kılan temel neden olmaktadır. 

 

Bingölde son iki yılda 50 ye yakın genç intihar etti!

 

İntihar nasıl bir eylemdir!

Sisteme karşı bir eleştiri midir?

Çözülüşe karşı bir çırpınış mı?

Bir protesto mu! 

 

İntiharı övmek maksadında değilim ama İNTİHAR aslında bizlere yöneltilen radikal bir eleştiridir. 

Sosyalist, aydın, müslüman, devrimci İlerici, insan hakları savunucusu bizlere karşı radikal bir eleştiri,bir  küfürdür. 

bazen timsah gözyaşları döktüğümüz bazen vah vah yazık oldu dediğimiz bu suçların sorumlusu bizler değilmiyiz. Bir kentte bu kadar genç yaşamını yitiriyorsa yaşamın durması Kıyametin kopması gerekmez mi?

Ama herbirimiz kendi hiçliğimizde kendimize güzel, kendimize yeter kendimize mutlu ve mesutuz. Toplumsal çözülüşe karşı hiçbirşey yapamıyoruz. tanık olduklarımız kesinlikle tikel olaylar değildir ve de tikel sebepler geçerli değil açıklayıcı değildir. 

kapitalist sistemin  toplumu dağıtma , toplumsal çözülüşe yol açma politikaları halkımız  üzerinde etkisini göstermeye başladı . Toplumsal çözülüş hızlanıyor.

Son beş yılda yaşananlar nedeniyle bugün topluma politik öncülük edebilecek örgütlü bir güç kalmadı. Politik öncülük yapabilecek kişiler de kalmadı ; öldürüldü, zindana atıldı , mültecileştirildi Avrupa kentlerinde , tekelci iktidar ekonomiyi bir silah olarak kullanınca bize karşı günün ahlaki, politik , entellektüel görevlerinden uzak düştük ... 

Öncülük iddiasında olanlar varlık gösteremiyor, kendi çözülüşünde hapsolmuşken toplumsal çözülüşe karşı etkili olamıyorlar. 

 

Son iki yılda 50 ye yakın genç yaşamına son verdi ,Son iki günde iki genç kadın İntihar etti! 

Gençler gözümüzün içine içine bakıyorve soruyor “Bu şehrin aydın insanları nerede? Devrimcileri , hümanistleri , canı kutsayan Alevileri, hak adaletçi müslümanları nerede,alimleri okumuşları, insan hakları savunucuları nerede? “

 

Göz boyamaktan öte olmayan  açıklamalar, duyar kasmalar, vicdan temizlemeye kalkışmalar İle yaşananları anlayamayız,anlamlandıramayız..bir çözüm de üretemeyiz. Gençler intihar İle bize çok sert eleştirilerde bulunuyor! Bu eleştirilere bir birey olarak, namuslu( toplumsal namusu içselleştirmek anlamında) yurttaşlar olarak yanıtımız nedir?İki yılda 50 ye yakın gencin intihar etmesi karşısında araştırma komisyonları kurmadık , sağlam istatistiklere dayalı raporlar düzenlemedik, her mahallede her okulda konferanslar gerçekleştirmedik.Ebeveynleri eğitmedik. Gençler için ‘ genç alanlar’ yaratmadık.

Bizler hep sözde kaldık. Siyasi partiler olarak gençleri önemsememiz sözde kalıyor, Bingöl barosu olarak hukuk ve insan hakları savunuculuğumuz sözde kalıyor, EğitimSen olarak eğitime verdiğimiz değer, eğitimliliğimiz sözde kalıyor, basın olarak zaten toplumun dili kulağı hiç olamıyoruz. Univeristemiz var bir saha araştırması yapmadık, konunun uzmanı doktor yar. doç olarak üç gence doğru bir söz söyleyemedik! İki gencin cansız bedenleri yerdeyken rektörümüz İbrahim Çapak FIRAT Tv ye çıkmış bilim , tarih vs üzerine konuşuyor...Kadın hakları savunucuları olarak kadınlara gitmemiz onların dertleri ile hemhal olmamız, onları anlamamız ütopya. 

Gençler ölürken biz yaşıyor muyuz?

Hayır aslında biz toplum olarak ölü olduğumuz için gençler bizim aramızdan ayrılıyor.

 

Ölüm salt biyolojik ele alınamaz, bir de sosyolojik olarak ölmek var . Bingöl toplumu olarak yaşadığımız tam da budur; sosyolojik olarak ölüyüz ve gençlerin intihar girişimi ölü olmamıza karşı bir tepkidir. 

-Çünkü bu zalim iktidar gençleri hedefsiz umutsuz ,anlam- değersiz bıraktı, 

çünkü bizi yönetenler gençler özgürlük istediğinde öl diye başına vurdu, 

-çünkü iktidar gençleri içinden çıkılmaz bir gelecek kaygısına hapsediyor, 

-çünkü toplum gençlerin kendi olma isteğini ,yaratıcı, özgür, örgütlü olma isteği ve eğilimini engelliyor, bastırmaya çalışıyor.

-Çünkü biz bu sistemin şu veya bu şekilde içindeyiz örgütleyicisiyiz!

 

Yeni bir yıla girerken yeni bir yol da bulmak lazım mevcudiyet çözüm geliştiricilikten uzak ,mevcudiyet ezberden ibaret, mevcudiyet günü bile kurtarmıyor.

Dönemin ahlaki politik entellektüel görevlerine insan olmanın zorunlu gereği olarak sarılmalıyız. 

Sistemin dayattığı çözülüşe karşı özgürlük sosyolojisini geliştirmeliyiz.Kendi şahsiyetlerimizde Özgür kişilikleri inşa etmeye başlayarak ölüme karşı durabilir yaşamaya başlayabiliriz...

Yeni yıl yeni yol olsun hepimize ....

Aydınlık zamanlara...

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri

    Bu yazarın başka makalesi yoktur.