-
Bu yazarın başka makalesi yoktur.
GÖNÜL ÖZTÜRKOĞLU
ÇOCUKLARININ YAŞAMINI VE GELECEĞİNİ ELİNDEN ALMAYALIM
Art arda topu intiharlar gerçekleşiyor ülkemizde. Dün İstanbul bugün Antalya, pek çok neden ve pek çok yer… Antalya’da ölü bulunan dört kişilik bir aile yok oldu, neden? Baba Selim Şimşek bir süredir işsiz olduğunu ve aileyi geçindiremediğini not düşmüştü ardından bıraktığı kâğıt parçasına. Tabi ki içinde bulunduğu durum, ruh hali bunlar göz ardı edilecek şeyler değil ama sonuçta insan kendi canına nasıl kıyabilir! Kimse o noktaya gelmeden ne yapacağını yanıtının veremez! Bu durum tamamen psikolojik anını yaşarsın sonuç ne yazık ki bu gibi ölümlere yol açar o psikolojik travmalar da. Evet, kesinlikle tasvip edilecek, savunulabilecek hiç bir yanı yoktur intiharın. Adaletin bu mu dünya? Lütfen kolaya kaçmayın kıymayın efendiler masum çocuklara, kıymayın. İnsandan daha değerli ne olabilir? Çiçek gibi açan güllerimizi soldurmayalım onlarında yaşam hakkını elinden almayın! Bu acı hepimizin, hepimizin ortak acısı, bunların vebali hepimizin, susarsak nice babalar intihar edecek, çocuklarına kıyacak, eşine kıyacak... Bunun asla doğru bir tarafı yok, baba katil bu kolay bir seçim değil… Eğer konuşsaydı işsizim deseydi, kimse ciddiye almayacaktı ve terörist damgası yerdi. Ne yazık ki ölümü seçti. Masum olan o çocuklara da kıydı! İnsanlar çaresiz, umutsuz ve yoksul. Bu tabloyu yaratanlara lanet olsun. Sorsanız herkes güllük gülistanlık bir hayat yaşıyor. Ne işsizlik derdi var, ne de başka şeyler. Herkes koltuk sevdasına düşmüş ne koltukmuş! Bu ülkede umutlar tükenmiş, yok olmuş. Doktorlar, toplumun yüzde 5’i ağır depresyon yaşıyor ve bunun 3’te 1’i ise intihar eğilimi içinde, diyor. İntihar edenlerin yüzde 50 depresyon yaşayan kişiler, karamsarlık ve çaresiz… Bir toplumda intihar vakaları kısa sürede çok hızlı yaşanıyorsa sebebi kişisel nedenler değil toplumsal sorunlardır, ekonomik kriz, işsizlik ve dayanılmaz yoksulluktur. Yediğimiz ekmek, içtiğimiz su boğazımızda düğümlenir oldu, ama ne yazık ki bu iktidar utanmadı. Zaman kaybetmeden, ölümler çoğalmadan ve bizler yoksulluğa, ümitsizliğe ve çaresizliğe kapılmadan bir şeyler yapmanın vakti geldi. Şu anki politik ses çok cılız, ama biz insan hakları savunucuları olarak bu duruma ses çıkarıp, çare olabiliriz. Yoksulluk kader değil, kapitalist rejimin insanlara ve insanlığa tarihin kötü bir armağanıdır.
Henüz Yorum yok