MUSTAFA YUKA VE ESERLERİ
Emekli Öğretmen ve yazar Mustafa Yuka, kaleme aldığı çalışmalar hakkında bilgiler verdi.
Emekli Öğretmen ve yazar Mustafa Yuka, kaleme aldığı çalışmalar hakkında bilgiler verdi.
Memleketin birçok yerinde öğretmen olarak görev yapan Mustafa Yuka emekli olduktan sonra kitap yazmaya karar verdi ve birçok eseri kaleme aldı.
MUSTAFA YUKA KİMDİR?
İlk olarak kendisinden bahseden Yuka; "1957 yılında Akçadağ Altunlu (Keremiş) Köyünde doğdum. İlköğretimimi kendi köyümde, ortaokulu Akçadağ Sümer Ortaokulunda, Liseyi Şehit Kemal Özalper Endüstri meslek lisesinde, Yüksek öğretimimi de Sivas'ta tamamladım. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmenlik görevi yaptım ve şuanda emekliyim. Yazarlıkla ilişkim 1991'lere dayanmaktadır. 1991 yılında Yorum gazetesinde yazarlığa başladım. Daha sonra çeşitli gazetelerde yazılar yazdım ve yazmaya da devam ediyorum. Yazdığım yazıları kitapta topladım. Şuanda yazarlığa devam ediyorum. 5 tane tarihi roman, 4 tane şiir kitabı, 4 tane araştırma ve inceleme kitabı yazdım, şuanda da bir tarih roman yazmaya devam ediyorum" dedi.
Yuka, yazdığı Romalar hakkında ise şu bilgileri paylaştı.
BABA İSAK
İlk tarihi romanım Baba İsak, Anadolu'nun Türkleşmesi ve Müslümanlaşması sürecinde büyük rol oynayan bir Anadolu Erenidir. Bağlı bulunduğu ocak, Baba ilyas'tır. Baba İsak, Adıyaman Samsat'ın Kefasut köyünde dergahını kurmuştur. Bu dergaha gelen müritlerin çoğunluğu, İran'ın Moğollar tarafından işgal edilmesi ile birlikte Anadolu'ya gelen göçlerin Baba İsak'ın etrafında toplanması ve onların desteği ile büyümesi, Konya'daki Selçuklu Sarayında ise, farklı bir oluşum ve aşırı vergilerin halka yüklenmesi sonucunda patlak veren isyanın lideridir. İsyanın iki konusu vardır. Biri Saraydaki Saadettin Köpek adlı bir sadrazamdır, diğeri ise Amasya'nın Haraç'la Çat köyündeki Baba İlyas ve buna bağlı olarak Baba İsak hareketidir. Bu hareket kısa sürede büyümüştür. Selçuklu ordularını yenmiştir. Bu olay tarihe Baba İsak isyanı olarak geçmiştir.
KARADENİZ'DE BİR YAKAMOZ MUSTAFA SUPHİ
İkinci kitabım ise, Karadeniz'de bir yakamoz Mustafa Suphi'dir. Mustafa Suphi, Türkiye Komünist Partisinin kurucusudur. İyi bir eğitim almıştır, babası Vali, annesi Samsun Belediye Başkanının kızıdır. Fransa'da eğitim almıştır. Siyaset, gazetecilik ve hukuk eğitimleri almıştır. Buradan döndükten sonra ittihat terakki partisine girmiştir. Daha sonra bu partinin hareketlerinden rahatsız olmuştur. ittihat terakki'yi bırakarak, daha milliyetçi olan Milli Meşrutiyet Partisine geçmiştir. Baba Ali Baskınından sonra, bütün Aydınlar Sinop'a sürülmüştür. Sinop cezaevinde kaldıktan sonra cezaevinden kaçmıştır ve Rusya'ya sığınmıştır. Rusya'da ise, Türk Müslüman olan Bolşevik Komünist partisi yöneticileriyle tanışmış Sultangaliyev'in sekreteri olmuştur. Burada sol ve sosyalizmi öğrenmiştir ve Türkiye komünist Partisinin kuruluş çalışmalarına katılmıştır. Bakü Kongrelerinde Türk Sosyalistleri temsil etmiştir. Daha sonra partinin başına geçmiştir. Anadolu'da milli hareketlere katılmak için 15 arkadaşıyla yola çıkmıştır. Bir süre Kars'ta, sonra Erzurum'da bekletilmiştir. Sonrasında Trabzon'da şuanda kim olduğu halen netlik kazanmayan bir grup tarafından bir tekneye bindirilerek, denizin içinde imha edilmişlerdir ve bir daha o limana dönmemişlerdir.
ŞEYH BEDREDDİN
3. tarihi romanım Şeyh Bedreddin, 1402 yılındaki Yıldırım Beyazıt'ın ordularının Timuroğulları tarafından yenilmesinden sonra yaşanan bir fetret döneminin insanıdır. Şeyh Bedreddin'in babası Edirne'de kadıdır. Çok iyi bir eğitim almıştır. Edirne, Konya, Mekke, Şam, Bağdat'tan sonra da Kahire'ye giderek eğitimini orada tamamlamıştır. Evlendikten sonra eski görüşlerini orada bırakmış, batılı bir inançla dönmüştür. 'Yarın yanağından gayrı' her şeyin ortak olduğunu savunmuştur. Aydın'ın Ortaklar diye bir bölgesinde Torlak Kemal ve Bürücü Mustafa'yla bu işi gerçekleştirmiştir. Ortaklar köyü halen orada vardır. Bugünkü sosyalizme benzer bir yönetim oluşturulmuştur. Sonra Edirne'ye gelerek, Edirne'de fetret döneminde kardeşler kavgasında Çelebi Musa'nın yanında yer almıştır. Çelebi Musa'nın yenilmesiyle buda yenilmiş sayılmıştır ve orada idam edilmiştir.
ŞAH İSMAİL
Diğer bir tarihi Romanım, Şah İsmail. Şah İsmail bu kitapta şahkul isyanı temel alınmıştır. Bunun temasındansan biri Osmanlı Sarayında 2. Beyazıt ve Isparta bölgesinde Şah kulu arasında bir takım sorunlar yaşanmıştır. 2. Beyazıt'ın çocukları Korkut, Selim ve Ahmet arasında geçen o taht kavgalarını anlatmıştır. Taht kavgaları sonucunda diğer kardeşlerin yenilmesi, Selim'in tahtın başına geçmesinden sonra Türkmenleri kendisine rakip görmesi, onlardan endişe duyması sonrasında bu bölgede bir Türkmen katliamı başlamıştır. Antalya, Aydın, Isparta, Bursa, Ankara bölgesinden Sivas'a kadar geniş bir alanda devam etmiştir. Burada bir çatışma başlamıştır. Bir tarafta Şah Kulu, diğer tarafta Hadım Ali Paşa vardır. Çatışmaların sonunda her ikisi de ölmüştür. Ondan sonra ordular dağılmış ve İran'a bir yolculuk başlamıştır. Çünkü İran'da Türkmen devlet vardır. Başında Şah İsmail vardır. Anadolu halkının gönlü ondan yanadır ve ona karşı sempatisi vardır. Bu sempati, şehzade Selim'i rahatsız etmiştir. Selim'den sonra Yavuz Sultan Selim sefere gitmiştir. Sefere gitmeden önce sefer hazırlıklarına başlamıştır. Sefer hazırlıklarında bir Kürt beyi olan İdris Bitlis'ten yaralanmıştır. İdris Bitlis'i bölgeye göndermiştir. Bitlis, o bölgedeki Kürt beyleriyle birlikte Türkmenlerin arınmasında yardımcı olmuştur. Ondan sonra Şah İsmail'in üzerine giderek, Şah İsmail'i Çaldıran ovasında yenmiştir. Buradaki savaş sonucunda artık Türkmenlerin Anadolu'da siyasi ve kültürel varlığına son verilmiştir. Türkmenlerin yerine, Arap anlayışı daha egemen kılınmaya çalışılmıştır.
HACE BEKTAŞ
Bu yıl Çıkan diğer bir romanım Hace Bektaş. Hace Bektaş, dikkat ederseniz Hacı Bektaşi değildir. Hacı Bektaşi Veli daha sonra İnsanların yakıştırdığı bir isim. Pirin adı Hacı Bektaş-ı Veli değil. Hacca gitmemiştir. Hace, eski Azerice'de öğretmen, öğretici, lider anlamındadır. Bektaş ise, Arkadaş, yaşıt, yoldaş anlamındadır. İsmi Anadolu'ya geldikten sonra, Baba İlyas'ın ocağından kalmıştır. Baba İlyas bütün Anadolu erenlerinin piridir. Bunun üstün bilgi ve becerisine bağlı kalarak ona Hace Öğretmenlik unvanını, sonra velilik unvanı vermiş ve oradaki isyanın dışında tutmuştur. Baba İsak isyanı başladığı zaman devre dışı bırakılmış ve Bağdat'a gönderilmiştir. Onun ölmesini istememiştir, kardeşi Menteş, çatışmada ölmüştür. Kendisi de daha sonra Alacahöyük'e gelerek orada dergahını kurarak varlığını sürdürmüştür. Birde Hacı Bektaşi Veli ile ilgili söylenen ve yalanlara dayanan bilgileri toparlamaya çalıştım burada. Çelebilerin soyunun buradan geldiğine dair bu romanda bir takım çalışmalar yaptık.
Etiketler : #MALATYAHABER24.COM,
Henüz Yorum yok